Bu mevsimde listenizde olmalı! Mis kokulu tarçının 12 mucize etkisi şaşırtacak

Diğer baharatlar gibi tarçın da koruyucu, antioksidan özelliklere sahip polifenol adı verilen bitki bileşiklerini içerir. Tarçının sağlık açısından pek çok faydasını sağlayan ve aynı zamanda gıda hazırlamada koruyucu olarak rolünü destekleyen de bu bileşiklerdir.

İltihaplanma olarak bilinen inflamasyon, herkeste meydana gelen ve bağışıklık sisteminin vücudu çeşitli hastalık veya yaralanmalara karşı korumak amacıyla oluşturduğu bir tepkidir. Aynı antioksidan bileşikler tarçının antiinflamatuar etkilerine de katkıda bulunur. Yaşlandıkça bu yararlı olabilir çünkü kronik inflamasyon süreci yaşa bağlı birçok hastalığın ilerlemesinde büyük rol oynar.

Tarçının birçok tıbbi ve rahatlatıcı özelliğe sahip olduğu düşünülmektedir ve Çin bitkisel ilaçlarında sıklıkla kullanılmaktadır. Tarçının kendine özgü kokusu ve tadı, kabuğunda bulunan sinnamaldehit adı verilen esansiyel yağlardan kaynaklanır. Sinnamaldehitin bakteriyel enfeksiyonlara karşı korunmada faydalı olduğu görülmektedir.

Bazı araştırmalar tarçının grip ve sivrisinek kaynaklı Dang humması da dahil olmak üzere belirli virüslere karşı da koruyucu olabileceğini gösteriyor.

Tarçın, kan şekerini kontrol etmeye yardımcı olma konusunda güce sahiptir. Bunu, kan dolaşımına giren glikoz miktarının yönetilmesi de dahil olmak üzere bir dizi farklı mekanizma ile yapıyor olduğu düşünülüyor. İnsanlar üzerinde yapılan deneyler umut verici ve tarçının, kan şekeri kontrolü zayıf olan şeker hastalarında açlık kan şekeri düzeylerini düşürmede orta derecede bir etkiye sahip olabileceğini öne sürüyor.

İnsülin, kan şekerinin kanımızdan ihtiyaç duyduğumuz hücrelere taşınmasında rol oynayan hormondur, bu da metabolizmamızın ve enerji seviyemizin düzenlenmesinde önemli bir rol oynadığı anlamına gelir. Yaşlandıkça insülinin etkilerine karşı direnç kazanabiliriz ve bu durumun kan şekeri dengesini bozarak zamanla tip 2 diyabete yol açma potansiyeli vardır. Daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulmasına rağmen, tarçın özlerinin insülinin etkisini taklit ettiği ve potansiyel olarak insülin direnci riskini azalttığı görülmektedir.

Alzheimer gibi durumlar yaşlandıkça daha sık görülür ve genellikle beyin hücrelerinin ilerleyici bir şekilde bozulmasından kaynaklanır. Alzheimer hastalığında protein parçacıklarının beyinde birikmesi, kişinin düşünme ve hatırlama şeklini yavaşlatarak etki gösterir. Tarçın, bu proteinlerin oluşumunu engelleyen iki bileşik içerir. Bu kanıtların çoğu hayvan ve test tüpü çalışmalarından elde edilmiştir, dolayısıyla bu etkinin bize nasıl fayda sağlayabileceği konusunda öğrenecek daha çok şey var.

Yeterli tarçın tüketiminin kan basıncında kısa süreli bir azalma ile ilişkili olduğunu gösteren bazı kanıtlar vardır. Kanıtlar umut verici görünse de kontrollü çalışmalara ihtiyaç vardır.

Düzenli tarçın tüketiminin desteklediği tek kardiyovasküler risk faktörü kan basıncı olmayabilir; aynı zamanda kolesterol seviyelerinin yanı sıra kan trigliseritlerinin azaltılmasında da olumlu bir etkiye sahip olduğu görülmektedir.

Tarçın da dahil olmak üzere bazı baharatlar prebiyotik özelliklere sahiptir. Bunları düzenli olarak tüketmek, bağırsaklarınızdaki bakteri dengesinin yeniden sağlanmasına, sindirim sağlığının desteklenmesine ve sindirim sorunlarının hafifletilmesine yardımcı olabilir.

Bugüne kadarki kanıtlar test tüpü ve hayvan çalışmaları ile sınırlı olmasına rağmen tarçından elde edilen ekstraktlar kansere karşı bir miktar koruma sağlayabilir. Bu bakımdan baharatın, kanser hücrelerinin büyümesini azaltmada, tümörlerdeki kan damarlarının oluşumunu sınırlandırmada ve kanser hücrelerini öldürmede faydalı olduğu görülmektedir.

Tarçın geleneksel bir kullanımı, diş ağrısının yanı sıra bakteriyel aşırı büyüme ve ağız kokusu gibi diğer diş problemlerini tedavi etmek için diş tozu olarak kullanılmıştır.